Kimler hatta?
Toplam 8 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 8 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 182 kişi Perş. 15 Ara. 2016 - 15:23 tarihinde online oldu.
Türk Eğitim-Sen sessiz kalmadı
1 sayfadaki 1 sayfası
Türk Eğitim-Sen sessiz kalmadı
Türk Eğitim-Sen Beyşehir İlçe Temsilcisi Mustafa Bülbül: Çinliler ile Uygur Türkleri arasında meydana gelen çatışmalarda bugün itibariyle yaklaşıkdört bin kişi ölmüş, yüzlerce kişi de yaralanmıştır.
Çin'in Doğu Türkistan bölgesinin merkezi Urumçi'de başlayan ve dalga dalga bütün Doğu Türkistan'a yayılan olaylar karşısında Türk Eğitim-Sen Beyşehir İlçe Temsilciliği sessiz kalmadı.
Urumçi'de başlayan ve dalga dalga bütün Doğu Türkistan'a yayılan olaylar karşısında sesiz kalmayan Türk Eğitim-Sen Beyşehir İlçe Temsilciliği dün sendika binasında basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında sendika adına konuşan sendika başkanı Mustafa Bülbül;
“Çin'in Doğu Türkistan bölgesinin merkezi Urumçi'de başlayan ve dalga dalga bütün Doğu Türkistan'a yayılan olaylar büyük bir insanlık dramıdır. Çinliler ile Uygur Türkleri arasında meydana gelen çatışmalarda bugün itibariyle yaklaşık dört bin kişi ölmüş, yüzlerce kişi de yaralanmıştır. Doğu Türkistan'da camiler mühürlenmiş ve kardeşlerimiz maalesef bugün Cuma namazı kılma hakkından mahrum bırakılmışlardır, Giderek yaygınlaşan ve savunmasız soydaşlarımızı topyekûn hedef alan katliamlarda can kaybının korkutucu rakamlara ulaşmasından endişe edilmektedir. Çin makamlarının dünya ile irtibatını kestiği bölgeden sağlıklı haber alınamaması bu endişeleri arttırmaktadır.
Bu insanlık dışı katliamı Çin halkının iç çatışması olarak göstermek, gerçeklerle bağdaşmayan bir hata ve gaflettir. Bu son saldırılar ve katliamlar, Çin Halk
Cumhuriyeti siyasi makamlarının ve güvenlik güçlerinin sözde bahanelerle Uygur Türklerine karşı giriştiği sistemli ve bilinçli etnik temizlik ve imha hareketinin yeni bir şekli ve aşaması olarak görülmelidir.
Çin makamlarının uluslararası hukuk ve insanlıkla bağdaşmayan baskı, terör ve şiddet uygulamalarına maruz kalan Uygur Türkleri varlıklarını sürdürme mücadelesi vermektedir. Doğu Türkistan'ın çileli tarihi bunun acı örnekleriyle doludur.
Tüm bu olayların altında yatan en önemli neden, Çin'in 1949 yılında Doğu Türkistan'ı işgal etmesi ve Türkler üzerinde ciddi bir asimilasyon politikası uygulamasıdır. Doğu Türkistan'da Türkleri büyük baskı altına alan, özgürlüklerine ipotek koyan, halkı sindirmeye, susturmaya çalışan Çinliler, asimilasyon çalışmalarını bugüne dek hız kesmeden sürdürmüştür.
Sosyo-ekonomik, kültürel, siyasal, hukuki açıdan hak gaspı yaşayan Doğu Türkistanlılar, eğitimde de oldukça geri kalmıştır. İlkel koşullarda eğitim-öğretim yapan Doğu Türkistanlılara, eğitim alanında Çinlileştirme faaliyetleri uygulanmaktadır.
Türkleri yaşadığı yerlerde azınlık konumuna getiren Çin hükümeti, amacına ulaşmak için haklı seslere, duruşlara, eylemlere karşı da acımasız yöntemlere başvurmaktadır. Doğu Türkistan'ı haksız yere işgal eden ve Doğu Türkistan topraklarının bağımsızlığı için mücadele edenlere karşı faşist, acımasız bir politika uygulayan Çinliler, çocuk, kadın, yaşlı demeden Türkleri katletmektedir.
Uluslararası camianın, yedinci gününe giren bu vahşet karşısında sessiz ve hareketsiz kalması ve Çin makamları üzerinde etkili bir baskı ve yaptırım uygulamakta isteksiz olması bir utanç vesilesi olmuştur, Türkleri Doğu Türkistan'dan silmeye çalışan zihniyete karşı ne yazık ki dünya da tepki vermemektedir. İnsan haklarından dem vuran AB ve ABD, insanların en doğal hakkı olan yaşama hakkına gözünü kırpmadan son veren Çinlilere karşı adeta sessizliğe bürünmüştür.
Türkiye de, Çin'de yaşanan son olaylara karşı neredeyse duyarsız bir tavır sergilemektedir. Kısa ve etkisiz sözlerden öteye gidilememiştir. Taraflara itidal ve sükûnet çağrıları anlamsız kalmaktadır. Çünkü olaylarda bir tek taraf vardır. O da Çin, Çünkü asimetrik bir savaş uygulanmaktadır. Hâlbuki hem bizler hem de Doğu Türkistan'daki kardeşlerimiz Türkiye'den somut adımlar beklemekteyiz. Davos'ta İsrail'e "One Minute" diyen Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, nedense Çin'e bugüne kadar "One Minute" dememiştir.
Doğu Türkistanlıların bugün dünyadaki lideri konumunda bulunan Dünya Uygur Kongresi Başkanı Rabia Kadir hanımefendi defalarca Türkiye'ye gelmek istemiş fakat önce 1998 yılında dönemin başbakanı Mesut Yılmaz'ın genelgesiyle, sonra da 2006 ve 2007 yıllarında bu hanımefendinin Türkiye'den vize istekleri yine reddedilmiştir.
Ama Türk halkı Çin'e "One Minute" diyecektir. Çığ gibi büyüyen çağrılarla artık Çin malları protesto edilecek ve Çin'e gereken ders verilecektir.
Aziz vatandaşlarım, ucuz diye tercih ettiğimiz kalite yoksunu, taklit Çin mallarına vereceğimiz her kuruş, Doğu Türkistan'daki kardeşlerimize sıkılan kurşun olacaktır. Sizleri Çin mallarını kararlı bir şekilde boykota ve protestoya çağırıyorum.
Urumçi'de yaşananlar bir kez daha göstermiştir ki, Çin'in hedefinde Türkleri Doğu Türkistan'dan silmek vardır. Buna karşı dünyanın tepkisizliği manidardır. Bu noktada Türk Eğitim-Sen olarak Çin zulmüne maruz kalan Uygur Türklerinin haklı mücadelesine sonuna kadar destek veriyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin Çin'de yaşananlara karşı tüm dünyayı harekete geçirmesini ve bu drama herkesin tanık olmasını istiyoruz. Aksi takdirde Çin'in asimilasyon politikaları sonucunda Doğu Türkistan'da bir tane Uygur Türk'ü kalmayacaktır. Bilinmelidir ki, Çin'de Türkler sistematik siyasi ve kültürel soykırıma tabi tutulmaktadır dedi.
http://www.beysehirinsesi.comalintidir...
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz