Göynemliler forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kimler hatta?
Toplam 6 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 6 Misafir

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 182 kişi Perş. 15 Ara. 2016 - 15:23 tarihinde online oldu.

Detseli'den Yamyam Dede masalı

Aşağa gitmek

Detseli'den Yamyam Dede masalı Empty Detseli'den Yamyam Dede masalı

Mesaj tarafından GÖYNEM Cuma 27 Şub. 2009 - 16:38

Detseli'den Yamyam Dede masalı Detsel10

Detseli'den Yamyam Dede masalı

İsmail Detseli, nenesinden dinlediği bir masalı okurlarımız için yazdı...
Eski insanların çok kalbi temizdi.
Hızır beklenmedik anda iner gelirdi
Bazı armağan bazı da müjde verirdi.
Riyayı görünce insanda o da gelmez oldu


Nenemden bir masal daha aklıma geliverdi, kabre götürmeden sizlere anlatayım siz de gelecek kuşağa anlatın olur mu?
Çok eski zamanlarda bir beldede yaşayan bir karı koca varmış, bunlar uzun süredir evli olmalarına rağmen bir tek çocukları doğmamış, insanlar için dünya yemişi olan evlat olmayınca da yuvanın tadı tuzu olmuyor, yuvada mutlulukta yaşanmıyor.
Ama bu aile çok sabırlı insanlar, bu dünya yemişlerinin olmamasından rablerine karşı asla bir kalp kırgınlığı ve isyan içersinde olmazlar. Allahın verdiği her şeye kanaat ederler zaten. İnsan olmanın gereği de budur emme ne var ki bazı insanlar bu olgunluktan yoksun olup her şeye bir bahane bulup isyankâr oluveriyorlar.
İşte yıllar yıllar önce ben beni bilmez iken. Daha aklım ermez iken. Hep ağlayıp gülmez iken. Dünya derdi bilmez iken. Anam babam daha doğmadan. Ben onların oğulları olmadan, yaşanmış bir hikâye. Okuyun bakalım da ne dersiniz siz bize. Bizler sizi aldatmıyoruz ataların anlattıklarını yazıyoruz.
Bir köyde yaşamakta olan bir mutlu yuvanın sakinleri varmış. Adları herif Osman ağa hanımı ise Zehra imiş. Yuva mutlu varlıkları yerinde işleri gayet iyi yalnız bir tek dertleri var. Oda her mutlu yuvayı süsleyen Allahın değerli yemişlerinden biri olan evlat yemişi. İşte bu evde eksik olan o imiş. Zamanın bütün hekimleri, hocaları, karıları, kocaları, bilgeleri, delileri birleşmiş. İki dudak ne dedi ise her şey yerine getirilmiş ama bir türlü bu çiftin çocukları doğmamış. Evin hanımı Zehra, her yerde gece gündüz dua eder rabbine. “Allah’ım bizim bu yuvamızı bir bebekle süsle, korkarım ki kocamla aramızda bir soğukluk olmaya” dermiş. Tabi Osman Efendi de bu duayı her daim yapmakta imiş. Bir gün evde Osman ağa yok iken, çok hüzünlenen Zehra kadın haykırarak bir dua eder. “Eyy Allah’ım, doğurma yaşım geçmek üzere. Bu saf kulunu ne zaman bebekle şereflendireceksin” diye ağlar ve dua ederken uyur kalır öylece. Kapı şiddetli bir şekilde çalınır ve hayal ile gerçek arasında uyanan Zehra kadın kapıya koşar. Bakar ki bir piri fani adam var kapıda. “Buyur emmi karnın mı aç ne istersin” der. Zehra hanımın yüzüne tebessümle bakan ihtiyar “senin isteğini getirdim güzel kızım” der. Şaşkın Zehra, “ben kimseden bir şey istemem. Allah’tan yardım isteyenlere yaratanın inayeti ile bir şeyler veririm” der. Ve bir elma verir Zehra’nın eline.
“Bunun yarısını sen ye yarısını da kocan yesin sizden zamanı gelince bir güzel bebek doğacak. Yalnız onu ben gelip beş yaşında iken alacağım ve kendim besleyeceğim razı olur musun” der. Hemen Zehra Hanım “hiç razı olmaz mıyım güzel emmim tabi razıyım. Benim çocuğum doğsun. Gel al sana söz veriyorum” der. İhtiyar’a “gel bir yemek ye emmi filan” diyecek olur Zehra kadın ama bir de baksa kaşla göz arasında adam kaybolur gider.
Zehra eline tutuşturulan Elma’yı okşaya okşaya evine girer ve gece olanları kocasına bir bir anlatır. Gelen adamın çok nur yüzlü biri olduğunu ama ona bir yemek bile yediremediğini üzülerek anlatınca kocası ona der ki “benim saf kalpli hatunum onlar yiyip içmezler, onlar ya melektir ya da Hızır’dır. Tamam, onun dediği olur inşallah elmayı yiyelim namazlarımızı eda edip yatalım Allah her şeye kadirdir ve kerimdir” der elmayı yarı yarıya yiyip yatarlar. Aradan günler aylar geçer ve zaman dolar tabi. Zehra kadın bu arada hamile kalmıştır.
Ayları tamamlandıktan sonra Zehra kadın elmayı getiren adamın dediği üzere nur topu gibi Selma isminde bir kız çocuğu dünyaya getirir. Yuvaya bir mutluluk çöker, velâkin bu mutluluk öyle çokta uzun sürmez. Yıl dediğin nedir? Sayılı günler geçer kız Selma büyümeye başlar. Ana Zehra’nın içersine bir dert çöker ki sormayın. Acaba dediği gibi bu ihtiyar gelip Selma’yı onlardan alacak mı yoksa bunlara bağışlayacak mı? Bu düşünce ve korku içerisinde iken bir öğle vakti yine ev reisi Osman Efendi evde yoktur. Öğle vakti evin kapısı çalınır, hemen Zehra kadın koşarak kapıyı açar korku ile. Bakar bir ihtiyar adam var kapıda “buyur dede ne istersin” der? Zehra kadın bir de içersinden düşünür “acaba elmayı veren ihtiyar bu mu ola ona da pek benzemez ama.” Tabi aradan tam 6 yıl geçmiştir belkim o da değişmiştir diye düşünürken adam “karnım aç biraz yiyecek verir misiniz kızım bu ihtiyara” der. O sevinçle hemen eve koşan Zehra kadın bir şeyler getirecektir Selma kız “kim o ana” diye koşar anasının yanına… Zehra kadın onu saklamak ister ama ihtiyar görmüştür Selma’yı. Kızı hemen içeri gönderir anası ihtiyar sorar “bu tatlı çocuk kızınız mı?” “Evet” der Zehra, “pek de güzelmiş amma yazık kaderi pek kendisi kadar güzel olmayacak” deyince Zehra kadın şüphelenir… “Sende mi biliyorsun” der adama… Adam hinoğlu hindir hiç bozuntuya vermeden “tabi biliyorum bilmez miyim ben her şeyi bilirim” der. “O zaman o adama söz verdim kızımı vereyim diye ama şimdi hiç gönlüm razı değil ne yapsam bilmem” deyince işin aslını en ince teferruatına kadar öğrenir ihtiyar.
Ve gider, meğer adam bir büyük sihirbaz ve de yamyam imiş. İstediği zaman erkek olurmuş istediği zaman kadın kılığına girermiş, yani her an değişik insan olarak görülebilirmiş.
Bu kızın öyküsünü dinleyip giden ihtiyar tam kızın beş yaşına gireceği günün hesabını da alır ve o günün sabahı başka bir ihtiyar görünümünde eve gelip kapıyı tıklar. Ana baba ikisi birden kapıya koşup açarlar bakarlar ki bir ihtiyar. “Hadi bakalım vadinizi yerine getirin kızınız doğdu ben sana demiştim ben o kızı besleyeceğim diye onu almaya geldim” der. Zehra kadının sanki dili tutulur konuşamaz. Baba da hiç itiraz edemez ve kızlarına doğumundan önceki olanları anlatıp “senin kaderin bu yavrum” deyip kızı adamın eline verirler. Kızı alan adam giderken der ki “istediği zaman size getirip kızınızı göstereceğim ve büyüyünce de birlikte gelin edeceğiz” der. Kızla birlikte gözlerden kaybolur.
Kızı alıp giden ihtiyar uzun bir yürüyüşten sonra bir büyük mezarlığın yanında ıssız bir kulübeye kızı kapatır, “bundan sonra ikimiz burada yaşayacağız sakın ha kaçmaya filan kalkma sonra ölünü bile bulamaz kimse ben sihirli bir adamım” diye kızı iyice korkutur. Kız da korkudan bir tarafa devinemez, derdini açacak kimse de bulamaz.
Adam her gün sabah kalkar dişlerini fırçalar gibi bir hareketler yapar ve kulübeye yakın olan mezarlığa gidermiş, mezara yeni konmuş cesetleri çıkarıp getirir kefeni soyar bir odaya kormuş… Ölülerin etini yermiş kemiklerini de başka bir odaya koyarmış. Ama kıza hiç zarar vermezmiş onun bütün isteklerini alır, onu da iyi gül gibi beslermiş. Selma bunun yanında dura dursun selamını götürüldüğü ikindi vakti Zehra hanıma elmayı veren dede gelir. “Evladınız doğdu mu” der. Zehra “doğdu dünya güzeli bir kızımız doğdu ama sen geçenlerde gelip alıp gittin ya” deyince. Dede “nasıl olur ben daha yeni geliyorum kim aldı kızı” der. “Senin gibi bir ihtiyar adam geldi bizden kızı istedi biz de seni zannettik verdik, aldı gitti” derler. “Sen hiç başkalarına benim doğan çocuğu götüreceğimi söyledin mi?” “Söylemiştim bir ay kadar önce bir dedeye” deyince. İhtiyar “eyvah” der ardından da “kızı alan adamı bana biraz tarif etsene nasıl birisi” der. Zehra kadın tarif eder. İhtiyar “eyvah der ona yamyam dede derler, onu bulmak çok zor. O ölü eti yer ama yeri bilinmez bizim yapacağımız dağ taş demeden onu aryacağız hem de Allah a dua edeceğiz kızı böyle bulabiliriz” der ve gider.
Aradan yıllar geçer yamyam dede bir gün Selma kızı hüzünlü ve telaşlı görüp sorar “ne oldu kızım sıkıldın mı?” “Çok sıkıldım dede” der. “Ananı babanı özledin mi”. “Evet, çok özledim” der. “Yarın babanı sana getireceğim göreceksin ama benim yaptıklarımdan hiç bahsetmeyeceksin söylersen sonun ölüm olur” der. Selma “yok dede demem” deyince gider. Yamyam dede sihirbaz büyücü biridir, onun yapamayacağı şey yoktur… Ertesi gün kızın babasının suretine girer ve eve gelir. Kızı karşısına alır güzelce sohbet eder ve kız kendi olduğunu hiç bildirmez, kız da zaten bilemez. Kız her ne kadar dedeye söz vermiş ise de yıldır yaşadıklarını ve dedenin insan eti yediğini birer birer anlatır. Adam gider akşam olunca dede gelir ve der ki “bu gün baban geldi mi? Haber verdiydim” deyince kız “geldi” der, “sohbet ettiniz mi?” “Evet ettik”, “keyfin yerine geldi mi?” “Geldi”, “benden ve yaşantımızdan bahsettiniz mi?” “Bahsettik dede seni çok övdüm ve rahat yanında çok rahat olduğumu söyledim dede” der. “İyi yarın da *** gelecek onunla da sohbet et ama benden ve yaptıklarımdan bahsetme tamamı?” “Olur” der Selma… Ertesi gün yamyam bu sefer kızın anasının suretine girer gelir ve akşama kadar kızı ile annesi olarak sohbet eder. Ve kız anasına buradan kendisini kaçırmalarını söyler. Tabi babasına söylediği gibi akşam gider kız annesine de bütün yaşadıklarını bir bir anlatır. O akşam dede gelir *** kıza geldi mi diye sorar geldi sohbet ettik sağ ol dede der ama dedenin suratı bir anda değişir ve seni **** seni ben i kandırıyorsun anana da babana da bütün olanları tek tek anlattın değil mi seni bundan sonra daha kötü yaşatacağım her şeyi burnundan getireceğim nankör kız diye döver döver oldukça hırpalar. Ardından bütün vücudunda açtığı yaralarını tımar eder ve eski yaşamlarına dönerler ama buralardan kaçıp başka bir yere giderler yine dağ başında bir eski kulübeye otururlar. Kız burayı terk ederken saçından bir tutam saç kesip kulübenin kapısına bağlar ve yamyam dedenin aldığı boğazındaki inciyi birer birer gittiği yol boyunca dökerek gider. Selma’nın saçları hak tarafından sarı ve göz alıcı bir renge sahipmiş onun için yola saçtığı inci ile saçlarının durumu çok uyuşuyormuş.(devam var...)



[/size]http://www.memleket.com.tr
GÖYNEM
GÖYNEM
admin
admin

Erkek Mesaj Sayısı : 951
Yaş : 56
Nerden : göynemliler
Kayıt tarihi : 16/01/09

http://www.goynemliler.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz